STRES VE İNFERTİLİTE

Toplumumuzda çocuk sahibi olamamak başlı başına bir stres sebebidir. Aile ve çevre baskısı olmasının ötesinde erkek ve kadın ayrı ayrı kendi sosyal çevrelerinde çocuk sahibi olamamanın yarattığı hayal kırıklığını bir başarısızlık hatta kusur olarak görür. Sorun olan taraf hatta bazen sorunsuz taraf karşı tarafın sorunu dolayısı ile kendini eksik hissederek, bazen gereksiz yere sorunlu tarafı korumak adına etrafa sorunun kendisinden kaynaklandığını anlatarak mevcut durumu olduğundan daha kötü hale getirir. Aileden gizli gizli doktora tedaviye gitmeler, sosyalleşmekten kaçınarak çevre baskısını azaltmaya çalışırken içine kapanan aile ve bireyler derinde bir başka yerde daha farklı ruhsal sıkıntılara davetiye çıkarmakta orta ve uzun vadede konu amacından çıkıp aile geçimsizlikleri hatta ayrılıklara yol açabilmektedir. Konunun özünde işin tıbbi bir konu olduğunun kavranması ve bilinçli bir şekilde infertilite merkezi ile danışmanlık alındığında konu ile ilgili daha yüksek oranda ve hızlı bir şekilde mutlu sona ulaşıldığı gibi aile kavramını derinden sarsacak olaylar silsilesinin de önüne geçilmiş olur.

Peki stresin kendisi kısırlık nedeni midir? Stres nedir? Stres insanda tehdit ve güvensizlik, emniyetsizlik hissi uyandıran kişi, olay ve uyaranlara karşı vücuda oluşan psikolojik ve fizyolojik tepkilerdir. Stresi yaratan en büyük etken bilinmezliktir. İnsanları bilmedikleri korkutur ve korku ile endişe stres yaratır. Bunu düşünerek özellikle ilk detaylı görüşmede olabildiğince hastanın üreme potansiyelini, gireceği tedavi sürecindeki aşamaların bütün detaylarını, ağrı duyma riski olan aşamaları, yumurta toplandıktan sonra karşımıza çıkabilecek riskleri ve tüm olumsuzlukları bilmek olağan dışı bir durum karşısındaki negatif tepkinin ve hastanın kuruma ve doktora olan güveninin sarsılmasının önüne geçecektir.

Stresin ayrıca fizyopatolojik etkileri söz konusudur. Stres altındaki bir kişinin nabzı, nefes alışları bile değişmekte, uyku düzeni, yeme alışkanlıkları değişmektedir. Bütün bu patolojik değişimler elbette ki hormonal bir değişikliğin sonucudur. Bu bozulan hormonal durum kadın da üreme potansiyelini de olumsuz etkilediğine dair bilimsel çalışmalar vardır. Buna ek olarak, aşırı stres kadınlarda fallop tüpü spazmlarına, erkeklerde ise sperm sayısının azalmasına da neden olabilmektedir. Ayrıca, stresin nasıl tanımlandığı da önemlidir. Kronik stresin depresyona neden olabileceği göz önüne alındığında, depresyonun yumurta kalitesini olumsuz etkilemesi ve depresyondaki kadınların iki kat düşük tehlikesiyle baş başa olması, bize stresin dolaylı olarak infertilite tedavisini olumsuz etkilediğini göstermektedir. Stres altındaki birey sürekli olarak kendini değersiz hisseder, sosyal olarak içe kapanabilir. Takıntı derecesinde çocuk sahibi olmak ile ilgili konuları irdeler ve gündemi tamamen bununla meşguldür. Kişi konsantrasyon güçlüğü içindedir ve eşi ile ilişkisi bozulabilir. Uyku düzeni ve yeme bozukluğu yaşayabilir. Hal böyle iken stres varlığında genel olarak tavsiyelerimiz;
İnfertilite probleminizin nedeni ve uygun tedavi seçenekleri hakkında tam bir bilgi edinin.
Siz ve eşinizin ortak bir görüş birliğinde olduğu bir tedavi planınız olsun.
Eşinizle açık ve etkili iletişim kurmaya özen gösterin.
Değişik sanatsal, yaratıcı kurslara katılabilirsiniz (ör: resim yapma, ahşap boyama, vb.)
Fiziksel ve duygusal gerilimi azaltmak için, abartılı olmamak kaydıyla ve uzmanınıza danışarak, spor (özellikle yavaş tempolu yürüyüşler) yapabilirsiniz.
Yoga, meditasyon gibi stres azaltma tekniklerini psikoloğunuza danışarak öğrenebilirsiniz.
Kafein ve diğer vücutta uyarıcı etki yapan maddeleri almayın.
Duygusal olarak destek alın, bu şekilde kendinizi yalnız hissetmezsiniz. Bireysel ve çift terapisi, destekleyici paylaşım grupları, infertilite konulu kitaplar, duygularınızı daha iyi tanımanıza yardımcı olur ve tedavinin getirdiği sıkıntılarla daha etkili biçimde başa çıkmanızı sağlar.