Tekrarlayan Gebelik Kayıpları

Tanım olarak üç ve daha fazla gebeliğin 20. gebelik haftasından önce düşükle sonlanması olarak tanımlanır. Kadınların %10-40’ında 1 kez düşük görülebilmektedir. Ancak birbirini takip eden üç veya daha fazla düşük olasılığı ortalama 250 kadından birinde karşımıza çıkar. Bu durum hem çiftleri hem de hastanın tedavisini üstlenen hekimi sıkıntıya düşürebilir.
Klasik bilgi olarak tekrarlayan gebelik kaybı 3 ve üzerindeki kayıp olarak tanımlansa da arka arkaya tekrarlayan 2 gebelik kaybı, gebeliğin 2. dönemindeki düşükler, tanısal araştırmaya başlamak için yeterlidir.

Tekrarlayan gebelik kaybı sebepleri

Tekrarlayan gebelik kayıplarının nedenleri 6 grup altında sınıflandırılabilir;
• Anne ve/veya baba adayındaki genetik bozukluklar
• Anne rahmi ile ilgili yapısal bozukluklar
• Kanın pıhtılaşması ile ilgili nedenler
• Hormonal nedenler
• Annedeki sistemik hastalıklar
• Bağışıklık sistemi ile ilgili nedenler

Düşüklerin nedenlerinin araştırılmasında hangi testler yapılır?

Özellikle rahim şekil bozuklukları, TSH (Troid Uyarıcı Hormon), AKŞ (Açlık kan şekeri), enfeksiyon hastalıkları, bir takım pıhtılaşma bozukluklarının değerlendirilmesi ve anne-baba adayının genetik incelemelerinin yapılması önemlidir.

Tedavide neler yapılabilir? Yatak istirahatının yararı var mıdır?

Tedavi nedene yönelik olduğundan araştırmanın dikkatli yapılması önemli olmakla birlikte hastaların %50’sinde bir sebep bulunamamaktadır. Yukarıda belirtilen testlerle gebelik kayıplarının nedeni saptandığında tedavisi çok daha kolay olacaktır. Rahim şekil bozukluğu olan hastalara histeroskopi ameliyatı, pıhtılaşma problemi olanlara düşük moleküler ağırlıklı heparin tedavisi, tiroid ve şeker problemi olanları dahiliye doktoru ile konsülte ederek durumun kontrolü önemlidir. Özellikle genetik anomali tespiti durumunda hastaya mutlaka tüp bebek ve genetik danışmanlık bilgileri verilmelidir aksi takdirde çiftin normal yollarla çocuk sahibi olması pek mümkün olamayacaktır. Diğer yandan, birden fazla düşük deneyimi yaşamış hastalar sonraki gebeliklerinde, gebeliğin tehlikeye girmemesi adına sürekli yatak istirahati yapmayı tercih etmektedirler. Ancak yapılan çalışmalar yatak istirahatinin gebelik kayıplarını azaltmadığını göstermektedir. Bu nedenle hastalara uzun süreli ve sürekli yatakta kalmalarının öğütlenmesi yerine aktivitelerinin kısıtlanması önerilerek daha az stresli bir süreç geçirmeleri sağlanabilir.